Last modified: 2019-10-01
Abstract
Giriş ve Amaç: Cinsiyet bireye kalıtımla gelen ve daha çok genetik özellikleri barındıran, doğuştan gelen özellikleri anlatmaktadır. Toplumsal cinsiyet ise; bireye yaşantılar sonucu, toplum tarafından öğretilen, sonradan kazanılan özellikleri belirtmektedir. Toplumsal cinsiyet rollerinin gereklerini yerine getirmek birey için stres verici olabilmektedir. Bu çalışmada, kadın üniversite öğrencilerinde toplumsal cinsiyet rolü stresi ve etkileyen faktörlerin belirlenmesi amaçlanmıştır.
Gereç ve Yöntem: Çalışma Nisan- Mayıs 2018 tarihleri arasında kesitsel tipte yürütülmüştür. Araştırmanın evreni; Ege Üniversitesi’ne bağlı tüm fakültelerde 2017-2018 öğretim yılında kayıtlı olan ve devam eden 14901 kadın öğrenciden oluşmaktadır. Araştırma örnekleminin, % 50 görülme sıklığı, % 95 güven düzeyi, % 5 sapma ve 2.0 desen etkisi ile hesaplanarak 750 kadın üniversite öğrencisinden oluştuğu belirlenmiş ve 856 öğrenci ile yürütülmüştür. Çalışmada öncelikle küme örnekleme yöntemi ile fakülteler belirlenmiştir. Daha sonra tabakalı örnekleme yöntemi ile araştırmaya alınacak öğrencilerin bölümlere ve sınıflara göre sayıları saptanmıştır. Araştırma verileri; araştırmacılar tarafından literatür incelenerek oluşturulan ‘Kişisel Bilgi Formu’ (18 soru), Koç ve arkadaşları (2017) tarafından geliştirilen ‘Kadın Toplumsal Cinsiyet Rolü Stresi Ölçeği (KTCRSÖ)’, ve Kuzgun ( 1972) tarafından geliştirilen daha sonra Eldeleklioğlu (1996) tarafından revizyonu yapılan ‘Ana-Baba Tutum Ölçeği (ABTÖ)’ ile toplanmıştır. Araştırmanın yürütülmesi için etik kurul izni ve katılımcıların gönüllü olurları alınmıştır. Verilerin analizi; SPSS 25.0 paket programı ile yapılmış, tanımlayıcı istatistiksel değerlendirmede ise sayı, yüzde dağılım, ortanca ve standart sapma kullanılmıştır. Öğrencilerin toplumsal cinsiyet rolü stres düzeyi ve etkileyen faktörler arasındaki ilişkiyi saptamak için Kruskall Wallis ve Mann Whitney U testi, ölçekler arasındaki ilişkiyi saptamak için Spearman’s Correlasyon testi, toplumsal cinsiyet rolü stres düzeyi üzerine etkili yordayıcıları saptamak için çoklu regresyon analizi yapılmıştır.
Bulgular: Öğrencilerin yaş ortalaması 21 ± 2, % 98.9’u bekar ve % 82.9’u ise çekirdek aileye sahiptir. Kadın öğrencilerin % 45.8’ inin doğduğu yer Ege Bölgesi, % 45.9’unun en uzun yaşadığı yer il, % 61.0’inin annesi ev hanımı, % 31.4’ünün ise babası serbest olarak çalışmaktadır. Ziraat fakültesinde öğrenim gören (95.5), birinci sınıf (93.0), 1-2 kardeşi olan (92.0), bekar olan (91.0), askari ücret üstü gelire sahip olan (91.0) ve ‘herhangi bir dine inanmıyorum’ (97.0) diyen kadın üniversite öğrencilerinin, KTCRSÖ puan ortancasının yüksek olduğu bulunmuştur. Öğrencilerin KTCRSÖ puan ortancası ile yaş grubu, en son mezun olduğu okul ve aile tipi arasında istatistiksel olarak anlamlı fark saptanmamıştır. KTCRSÖ ve demokratik anne baba tutum ölçeği puanları arasında ise pozitif yönde, çok zayıf düzeyde anlamlı ilişki olduğu belirlenmiştir (r= 0.069, p< 0.05).
Çoklu regresyon analizine göre, kadın toplumsal cinsiyet rolü stres düzeyi üzerinde öğrencilerin fakültesinin, sınıfının, anne baba evlenme şeklinin ve dini inanışının istatistiksel olarak anlamlı düzeyde açıklayıcı olduğu belirlenmiştir (p<0.05).
Sonuç ve Öneriler: Toplumsal cinsiyet rolü stres düzeyi üzerinde en etkili yordayıcı değişkenin öğrencilerin dini inanışı olduğu saptanmıştır. Toplumsal cinsiyet eşitsizliğini önlemeye yönelik kadınların; eğitim, istihdam ve sağlık alanından eşit ve ihtiyaçları oranında yararlanabilmesi sağlanmalıdır. Toplumsal cinsiyet rolü ve stresi ile ilgili farkındalığı sağlamak amacıyla ilköğretim ve lisede cinsiyet eşitliğine yönelik eğitimler verilmelidir. Toplumsal gelişimin sağlanabilmesi ve geleneksel toplumsal cinsiyet algısının değiştirilebilmesi için bu eşitsizliğin yeniden üretildiği düşünülen tüm alanlarda denetim sağlanmalı, önleyici ve iyileştirici sosyal politikalar üretilmelidir.
Anahtar Kelimeler: Toplumsal cinsiyet, toplumsal cinsiyet rolü, toplumsal cinsiyet rolü stresi, kadın toplumsal cinsiyet rolü stresi, Üniversite