Last modified: 2019-09-26
Abstract
Giriş ve Amaç
Proleterleşme, kapitalist kalkınmanın çok önemli bir sürecidir. Toplum üzerindeki etkisi açısından proleterleşme, son birkaç yüz yıldır Batı dünyasında meydana gelen ve dünyada halen bir bütün olarak devam eden en geniş kapsamlı sosyal değişim fenomeni sayılabilir. Bu fenomen ülkeden ülkeye gözlenmekle beraber tarihsel zamanlama, ülkenin dünya kapitalist sistemindeki konumu, devlet ve toplumun yapısı gibi faktörlerle özgünleşmektedir. Bu araştırmada meslek hastalığı tanısı almış işçilerin paylaştığı proleterleşme deneyimlerini değerlendirmek amaçlanmıştır.
Gereç ve Yöntem
Araştırma kalitatif tiptedir. Araştırmanın yapıldığı üniversitenin iş ve meslek hastalıkları kliniğinde meslek hastalığı tanısı almış kişilerden “amaca uygun örnekleme” yöntemiyle seçilen ve tanı, işkolu ve cinsiyete göre temsilin çeşitlendirildiği 12 işçiyle, “anlatı görüşmesi” yöntemiyle, 2019 yılında yapılan görüşmelerin ses kayıtları kullanılmıştır. Anlatı görüşmesi yönteminde derinlemesine görüşmeye göre daha serbest bir kurguyla katılımcının yaşamındaki dönüm noktaları, iz bırakan önemli olay ve deneyimleri anlatmasının sağlanması amaçlanmaktadır. Transkripte edilen kayıtlar “tematik analiz” yöntemiyle değerlendirilmiştir. Elde edilen temalar, bazı ifadelerden alıntılar ile sunulmuştur. Etik kurul onayı alınmıştır.
Bulgular
Katılımcıların proleterleşme süreçlerinde yaşamlarında ani ve sert değişimler, toprak/zanaat kaybı “mülksüzleşme” ve “sosyoekonomik katastrofi”, göç “üst sosyokültürel katastrofi” ve akrabalık, hemşerilik ve inanç-değer dayanışması “alt sosyokültürel örgütlenme”, hızlı proleterleşme, emeğin niteliksizleşmesi “prekarya çalışma biçimi” ve “riskli iş ve sağlık davranışları” temaları ön plana çıkmaktadır. Mesleksel pnömokonyoz tanısı alan madenci bir katılımcının “Devletin destek vermediğinden dolayı kendi kendimize bırakıldık. Yani kendi işin iyidir yani 8 saat çalışmazsın, baskı altında kalmadan çalışırsın. Kendi işimizi yapsak daha iyiydi yani 20 yıl önce tütüncülük yaparken daha memnunduk hayattan. 3 ay çalışırdık, 9 ay dinlenirdik, yani hayvancılık yapardık, ekstradan koyun sürülerimiz vardı. Öyle daha iyiydik ama maden sektörü özel sektör gelince mecburiyetten çalışmak zorunda kaldık” ifadesi ve mesleksel astım tanısı alan bir kaynak işçisinin “Mesleğe girdiğime çok pişmanlık duyuyorum şu an yani çok güzel meslekler var Türkiye’de. Mesela berber olmayı isterdim arkadaşlarım var aynı yaştayız. Hepsinin böyle kendine ait dükkânları var, yani yanlış bir meslek mi seçtim diye düşünüyorum” ifadeleri dikkat çekmektedir.
Sonuç ve Öneriler
Merkez kapitalist ülkelerde proleterleşme sermaye-devlet-emek tarafları arasında analitik, diyalektik ve evrimsel dinamiklerle asırlara yayılan tarihsel süreçlerde içerden yaşanmıştır. Türkiye gibi kapitalizm yönelimli periferik ülkelerde ise kapitalist kalkınma sürecinin dışardan, ani ve sert değişimlerle yaşanmasıyla ortaya çıkan hızlı proleterleşme fenomeni ve sosyal örüntüleri bu çalışmada yakından izlenmektedir. Sermaye ve emek güçleri arasında bir denge aygıtı olarak devletin ve uyguladığı politikaların kapitalist kalkınma sürecinde sosyal adaleti sağlaması bu bağlamda önem kazanmaktadır.
Anahtar sözcükler: meslek hastalıkları, niteleyici araştırma, işçiler, görüşme