Last modified: 2019-10-16
Abstract
Giriş ve Amaç: Konstipasyon toplumda sık görülen, yaşam kalitesini, verimliliği olumsuz etkileyen bir sağlık problemidir. Fonksiyonel konstipasyonun risk faktörleri arasında yanlış beslenme, sedanter yaşam, düşük sosyoekonomik durum, yaş gibi etkenlerin yanı sıra cinsiyet de bulunmaktadır. Konstipasyona kadınlarda daha sık rastlanmaktadır.
Bu çalışma, bir sağlık kuruluşunda çalışan kadınlarda konstipasyon sıklığını ve ilişkili faktörleri belirlemek amacıyla yapılmıştır.
Gereç ve Yöntem: Bu çalışma tanımlayıcı tipte bir araştırma olup, Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanlığı Girişimsel Olmayan Klinik Araştırmalar Etik Kurul izni ve Konya İl Sağlık Müdürlüğü’nden kurum izni alınarak yapılmıştır. Veriler bir hastanede çalışan 18-70 yaş arası 109 kadın sağlık personelinden Temmuz – Ekim 2018 tarihleri arasında toplanmıştır. Kurumda aktif hizmet veren kadın personel sayısının 778 kişi olduğu belirlenmiştir. Örneklemin belirlenmesinde % 95 güven düzeyi, % 5 rölatif kesinlik dikkate alınmıştır. Konstipasyon genel popülasyonda %2-28 oranında görülmektedir. Prevalans %10 kabul edildiğinde örneklem büyüklüğü 138 çıkmakta olup 109 kişiden veri toplanabilmiştir. Çalışmanın sadece kadınları kapsaması, düzenli ilaç kullanan personelin çalışmaya alınmaması (gebelerin de dahil edilmemesi) ve katılımın gönüllülük esasına dayanması nedeniyle 109 katılımcıya ulaşılabilmiştir. İstatistiksel değerlendirmede iki grup t testi, tek yönlü varyans analizi, Scheffe testi, Mann Whitney U testi ve Kruskal Wallis testi kullanılmıştır. İstatistiksel anlamlılık sınırı p<0.05 olarak kabul edilmiştir.
Bulgular: Katılımcılarda, ROMA III kriterlerine göre 109 kişiden 3 kişide (%2,75) fonksiyonel konstipasyon tespit edilmiştir. Katılımcıların %44,04’ü 29-39 yaş aralığında, %66,98’i üniversite mezunu, %42,20’si hemşire ve %71,56’sı ise gelirinin giderine eşit olduğunu bildirmiştir. Katılımcıların beslenme alışkanlıkları incelendiğinde %65,14’ünün öğün atladığı, 8 bardak ve üzeri su içen katılımcıların oranının sadece %31,19 olduğu, haftada en az 2 porsiyon kuru baklagil tüketen katılımcıların oranının da %11,01 olduğu saptanmıştır. Düzenli fiziksel aktivite yapan katılımcıların oranı %15,60’tır. Antropometrik ölçümler ile sosyo-demografik özellikler ilişkisine bakıldığında, yaş aralığı arttıkça vücut ağırlığı ve BKI değerlerinin arttığı gözlenmiştir. Gelir düzeyi ile BKI değeri arasında ilişki saptanmıştır. Geliri giderinden fazla olan grubun BKI değerinin, geliri giderine eşit olan gruptan anlamlı olarak düşük olduğu belirlenmiştir. Antropometrik ölçümler ile SYBD ölçeği alt ölçek puanları ilişkisi incelendiğinde, stres yönetimi alt ölçek puanı ile BKI değeri arasında negatif yönde anlamlı ilişki bulunmuştur. BKI değeri arttıkça stres yönetimi alt ölçek puanı azalmaktadır.
Sonuç ve Öneriler: Araştırmadan elde edilen veriler ışığında, sağlık çalışanlarında posa bilgi düzeylerinin artırılması, su tüketimi öneminin vurgulanması, ideal vücut ağırlığının korunmasına yönelik bilinçlendirme programları düzenlenmesi ve kurum yemeklerindeki posa oranının arttırılması önerilmektedir.
Anahtar sözcükler: Fonksiyonel Konstipasyon, Kadın, Sağlık Personeli